MEDENİ USUL HUKUKUNDA ISLAH
Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen
veya tamamen ıslah edebilir. (HMK.m.176/1)
Genel tanımıyla ıslah, taraflardan birisinin davada yapmış
olduğu bir usul işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesidir. Islahın amacı,
yargılama sürecinde şekil ve süreye aykırılık nedeniyle ortaya çıkabilecek
maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmaktır. Islah, iddia ve savunmanın
genişletilmesi yasağının önemli bir istisnasıdır. İddia ve savunmasını
genişletmek ya da değiştirmek isteyen taraf, karşı tarafın buna izin vermemesi
durumunda, iddia ve savunmanın genişletilmesi engeline takılmadan ıslah yoluna
başvurabilecektir.
Islah mahkemeye karşı tek taraflı bir irade açıklaması ile
yapılır. Açıklama yazılı veya sözlü yapılabilir. İki taraf da oturumda hazır
iseler ıslah sözlü olarak yapılabilir. Sözlü ıslah beyanının duruşma tutanağına
geçirilmesi ve ıslah eden tarafa imza attırılması gerekir. Islah duruşma
dışında yapılıyorsa, bunu mutlaka karşı tarafa tebliğ edilmesi gerekir.
HMK.m.177 ye göre ıslah tahkikatın sonuna kadar yapılabilir.
Islah hakkı iddianın ve savunmanın değiştirilmesine veya genişletilmesine
ilişkindir. Buna göre yargılamada iddianın ve savunmanın değiştirilmesi ve
genişletilmesi yasağının başlaması sonrasında ıslah kurumuna
başvurulabilecektir. İstinaf aşamasında veya temyiz aşamasında ıslah yapılamaz.
Bozmadan sonra yapılan yeni tahkikatta ıslah yoluna başvurulamaz. Ancak bozma
kararı esasa değil de usule ilişkin ise, usuli kazanılmış hak
doğurmayacağından, davanın esasına ilişkin usuli kazanılmış hak oluşturmayan
konularda ıslah yoluna başvurulabilir.
Islah Yoluyla Yapılabilecek İşlemler
1-Dava konusu alacak miktarı artırılabilir.
2-Dava konusu değiştirilebilir. Örneğin davacı aynen ifa
istediği otomobilden vazgeçerek, ıslah yolu ile değerini isteyebileceği gibi,
otomobilden tümüyle vazgeçerek, bilgisayar da istemesi mümkündür.
3-Dava sebepleri değiştirilebilir.
4-Yeni kanıt gösterilebilir.
5-Zamanaşımı defi ileri sürülebilir. Tartışmalı bir konu
olmakla beraber Yargıtayın son içtihatlarına göre, zamanaşımı defi, unutma veya
benzeri sebeplerle davanın başında ileri sürülmemiş olsa bile sonradan ıslah
yoluyla ileri sürülebilir.
Islah Yoluyla Yapılamayacak İşlemler
1-Yargıtaya göre, ıslahla davanın tarafları
değiştirilemez.
2-Islahla ikinci tanık listesi verilemez. (HMK.m.240/2)
3-Cevap dilekçesinde bildirilmeyen ilk itirazlar ileri sürülemez. Zira ilk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır. Aksi halde dinlenemez. (HMK.m.117/1)
4-Yargıtaya göre, manevi tazminat miktarının ıslah yoluyla
artırılması mümkün değildir. Çünkü niteliği gereği manevi tazminat tektir ve
bölünemez.
5-Islah yoluyla karşı dava açılamaz.
6-Maddi hukuk işlemleri ıslaha konu olamaz. Feragat,
kabul, sulh gibi işlemleri usul işlemi olduğu kadar maddi hukuk işlemi niteliği
taşımaktadırlar ve bu sebeple bu işlemlerinde ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün
değildir.
7-Seçimlik hakların kullanılmasında ıslah mümkün değildir.
Seçimlik borç kavramı TBK m. 87’de düzenlenmiştir. Seçimlik borç, birden çok
edimin söz konusu olduğu durumlarda, edimlerden birinin ifasının yeterli olduğu
hallerdir. Seçimlik haklara örnek olarak TBK m. 227 ilâ 230 arasında düzenlenen
ayıba karşı sorumlulukta alıcının seçimlik hakları gösterilebilir. Seçimlik
haklar yenilik doğuran haklardır ve tek tarafın kullanmasıyla tüketilir. Bu
durum ıslah açısından bir takım sorunlara neden olmuştur. Yargıtay’ın bu husus
hakkındaki kararları farklılık göstermekle beraber, somut olaya göre
şekillenmektedir.
8-Davanın türünün değiştirilmesi. Yargıtay'ın farklı
kararları olmakla birlikte son tarihli kararlarında ıslah ile dava türünün
değiştirilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Buna örnek olarak davanın
kısmi dava olarak açıldığı durumlarda sonradan yapılan ıslah ile belirsiz
alacak davasına dönüştürülemeyeceği verilebilir. Detaylı inceleme aşağıda
yapılmıştır.
Tartışmalı Bir Konu : Islah ile davanın türü
değiştirilebilir mi ?
Islah, davanın tamamen ıslahı biçimden yapılabileceği gibi,
kısmen ıslahı biçiminde de yapılabilir.
Tamamen ıslahta dava tümüyle değişmektedir. Örneğin, tapu
iptali davasının, istirdat davasına dönüştürülmesi gibi. Tamamen ıslahta,
davacı dava dilekçesinden itibaren davasını ıslah eder ve yeni bir dava
dilekçesi vererek karşı tarafa tebliğ ettirir.
Davayı tamamen ıslah edebilecek olan davacıdır. Karşı davada
ise karşı davacı durumunda olan davalı, karşılık davasını tamamen ıslah
edebilir.
Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu
bildirimden itibaren 1 hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır.
(HMK.m.180). Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu
bildirimden itibaren 1 hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermez ise, ıslah
hakkını kullanmış sayılır ve bir daha ıslah yoluna başvurma olanağı kalmaz.
Davanın tamamen ıslahı , dava dilekçesinden başlayarak bütün usul işlemlerinin
yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. (HMK.m.179/1) Dava tamamen ıslah
edilince yeni bir dava açılmış sayılmaz. Islah edilen dava ilk açılan davanın
devamı niteliğindedir. Bu sebeple zamanaşımı ilk davanın açıldığı tarihte
kesilmiş sayılır. Zamanaşımı hesabında ıslah tarihi değil, ilk dava tarihi esas
alınır.
Ancak, Yargıtay'ın farklı kararları olmakla birlikte son
tarihli kararlarında ıslah ile dava türünün değiştirilmesinin mümkün olmadığı
belirtilmiştir. Buna örnek olarak davanın kısmi dava olarak açıldığı durumlarda
sonradan yapılan ıslah ile belirsiz alacak davasına dönüştürülemeyeceği
verilebilir. Konunun daha iyi anlaşılması adına farklı kararlarına burada yer
veriyoruz:
“Davacı vekili bilirkişi raporu alınmasından sonra
09.07.2015 tarihli dilekçeyle "davanın belirsiz alacak davası
olduğunu" açıklamak suretiyle talep artışı yapmış ve gerekli harcı
yatırmıştır. Mahkemece, dava dilekçesinde fazlaya dair hakların saklı
tutulmadığı gerekçesiyle kısmi davada talep edilen miktarlarla sınırlı olarak
isteklerin kabulüne karar verilmiş, 09.07.2015 tarihli dilekçe dikkate
alınmamıştır. Dava dilekçesinde belirsiz alacak davası açıldığı açıklanmamış
olmakla, davanın türü kısmi dava olarak kabul edilmelidir. Islah ile davanın
türü değiştirilemez. Kısmi davada fazlaya dair hakların saklı tutulması zorunlu
olmayıp talep edilmeyen miktarlar bakımından davacı tarafın hakkından feragat
ettiği sonucuna varılması mümkün değildir. Davacı vekili tarafından verilen
09.07.2015 tarihli dilekçede talep artışına gidilmiş ve gerekli harç
yatırıldığından dava konusu miktarların ıslah yolu ile arttırıldığı kabul
edilmeli ve sözü edilen dilekçedeki taleplerde gözetilerek isteklerle ilgili
karar verilmelidir.” (YARGITAY 9. HD E. 2015/35227, K. 2019/19369, T.
7.11.2019)
“Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava
konusunu değiştirebilirse de yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine
geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Somut uyuşmazlıkta davacı dava
dilekçesinde; [...] inş. san. tic. ltd. şti. Aleyhine açtığı İstanbul 1.
Tüketici Mahkemesinin 2008/5 esas sayılı dava dosyasında yapılan yargıla sonucu
hükmedilen bedel yönünden davalıların sorumlu olduklarının tespitine karar
verilmesini talep etmiştir. 23.12.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile İstanbul 1.
Tüketici Mahkemesinin 2008/5 esas sayılı dosyası ile hüküm altına alınan asıl
ve asıl borca bağlı ferilerin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep
etmek suretiyle talebini ıslah ermiştir. Hal böyle olunca mahkemece, davacının
ıslah dilekçesi ile talebine eda davasına dönüştürdüğü dikkate alınarak davanın
esası incelenmek suretiyle hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi
gerekirken, davacının talebini ıslah ettiği gözden kaçırılarak yazılı şekilde
hukuki karar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması
usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD., T 11.07.2012, E.
2011/14675, K. 2012/17707;
Islah Yoluyla Yapılmamış Sayılamayacak İşlemler
HMK.m.179 : (1) Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği
noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu
doğurur. (2) Ancak ikrar, tanık ifadeleri, bilirkişi rapor ve beyanları, keşif
ve isticvap tutanakları, yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirilmemiş
olmakla beraber, karşı tarafın yerine getireceğini ıslahtan önce bildirmiş
olması koşuluyla, yeminin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz
kılınamaz. (3) Şu kadar ki, ıslahtan sonra yapılacak tahkikat sonucuna göre, bu
işlemlerin göz önünde tutulması gerekmiyorsa, bunlar da yapılmamış
sayılır.
Islah Yoluna Başvurulmasına Gerek Olmayan Durumlar
1-Mahkemenin resen incelemesi gereken konuların ya da
iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına tabi olmayan hususların
ileri sürülebilmesi için ıslah yoluna başvurulmasına gerek yoktur.
2-Hukuksal nedenlerin değiştirilmesi veya genişletilmesi
için de ıslah yoluna başvurulmasına gerek yoktur.
3-Açık yazı ve hesap hatalarının değiştirilmesi için ıslah yoluna başvurulmasına gerek yoktur. Bunlar karar verilinceye kadar her zaman düzeltilebilir.
4-İstem sonucunun azaltılması için ıslah yoluna
başvurulmasına gerek yoktur. Talep sonucunun azaltılması kısmi feragat olarak
nitelendirilir. HMK m. 307’ye göre “Feragat, davacının, talep sonucundan
kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” HMK m. 309’a göre de karşı tarafın veya
mahkemenin kabulüne bağlı değildir. “Dava konusu olayda olduğu gibi davacının
talep sonucunu azaltabilmesi için davalının muvafakatine ihtiyaç olmadığı gibi
ıslah yoluna başvurmasına da gerek yoktur. Davacı, talebini feragat yolu ile
daraltabilir. O halde dava değerinin azaltılması, ıslah kavramı kapsamında
değil davadan feragat müessesesi içerisinde mütalaa edilebilir. Konusu para
olmayan davalarda ise, dava konusu daraltılıyorsa karşı tarafın açık muvafakati
veya ıslah yoluna başvurmak gerekmektedir. Bunun yanı sıra davada karşı tarafın
onayı halinde davanın kısmen geri alınması da mümkündür. Bu yolun en önemli
farkı, haktan feragat edilmemesidir. Buna göre geri alınan dava ileriki bir
tarihte tekrar açılabilecektir.
Kötü Niyetli Islah
Islahın davayı uzatmak gibi kötü niyetli düşüncelerle yapıldığı kanıtlanır veya mahkemece taktir edilirse, mahkeme ıslahı dikkate almadan karar verir ve kötü niyetle ıslaha başvuranı, karşı tarafın bu yüzden uğradığı bütün zararları ödemeye ve 500 ila 5000 Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkum eder.
Av. Ertuğrul SARI